”Avrupa Birliğinde (AB) Şeker Üretim Kotalarının Kaldırılması” Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları
1. AB şeker sektörü için temel sayısal veriler (üretim, tüketim, ticaret, istihdam) nelerdir?
-
AB, pancar şekeri üretiminde dünyada ilk sıradadır (toplamın yaklaşık %50’si). Ancak pancar şekeri, dünya şeker üretiminin yalnızca %20’sine tekabül etmektedir; geri kalan %80’i kamış şekerinden elde edilmektedir. AB pancar şekeri üreticilerinin çoğu, Avrupa’nın pancar üretimi için daha uygun iklime sahip olan kuzey tarafında yer almaktadır. En verimli üretim alanları, Fransa’nın Kuzeyi, Almanya, Birleşik Krallık ve Polonya’da bulunmaktadır. Ayrıca AB, ithal edilen ham kamış şekerini işleyen önemli bir rafineri sanayisine sahiptir.
-
AB şeker üretiminin 2016/17 pazarlama yılında 1,4 milyon hektar alanda, ortalama 11,8 ton/ha verim ile 16,66 milyon ton olması tahmin ediliyor. Bu tahmini değere, Fransa’nın Deniz Aşırı Bölgelerindeki kamış şekeri üreticilerinden elde edilen 250.000 ton şeker dâhildir.
-
Ticari bakımdan AB, en büyük kamış şekeri ithalatçılarından biridir. Özellikle “Silah Dışında Herşey” anlaşması ve Ekonomik İşbirliği anlaşması kapsamında ACP (Afrika Karayip ve Pasifik) ülkelerine AB pazarına gümrüksüz erişim ve şeker ihracatı imkanı sağlamaktadır. Aynı zamanda AB, bir şeker ihracatçısıdır. Mevcut kota sistemine göre, DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) mevzuatı gereğince AB’nin “kota dışı” ihracatı yılda 1,374 milyon ton ile sınırlandırılmıştır.^
Üretim, tüketim ve ticarete ilişkin detaylar için:
http://ec.europa.eu/agriculture/sugar/presentations/index_en.htm
-
İstihdam bakımından, endüstri kaynaklarına göre, AB’nin 20 farklı ülkesinde yaklaşık olarak 145.000 şeker pancarı çiftçisi, ayrıca şeker pancarı işlenmesinde, üretim öncesine yönelik (tarım makinaları, tarımsal girdiler) ve üretim sonrasına yönelik (gıda işleme, toptan satış, perakende satış, ulaşım, lojistik) 28.000 doğrudan çalışan vardır. Buna ek olarak, Fransız Denizaşırı Bölgelerinde çalışan 8.000 kamış şekeri yetiştiricisi ve 9 üye ülkede kamış şekeri rafinerilerinde tam zamanlı olarak istihdam edilen 4.500 kişi vardır.
2. AB’de şekerde kota sistemi ne zamandan beri var ve şuan neden kaldırılmalı?
-
Şekerde kota sistemi, ilk olarak OTP (Common Agricultural Policy – Ortak Tarım Politikası) kuralları ile üreticiler için destekleyici bir fiyat (dünya piyasa fiyatının oldukça üzerinde bir seviye) vererek 1968’de başladı.
-
1980’lerde birçok sektörde görülen yapısal arz fazlalıklarını irdeleyen değişiklikler doğrultusunda, OTP ile ilgili 1992 “Mac Sharry” reformları, şeker için AB’deki destek fiyatlarını düşürdü ve çiftçilerin gelirini artırmak için bir doğrudan ödeme getirdi. Bu değişiklik, özellikle AB’deki ekilebilir arazi sahipleri açısından daha büyük piyasa uyumuna yol açtı.
-
Bu OTP piyasa uyumunun yanı sıra süt ve patates nişastası kotalarının kaldırılması ile birlikte, şeker üretimindeki sınırlandırmanın kaldırılması mantığı, giderek daha açık hale geldi. Ancak, genişleyen AB’nin sektör yapısı açık bir dönüşüm gerektirmekteydi.
-
2006’dan 2010’a AB şeker sektörü önemli bir reform geçirmiştir. Bu reformda görülen sistem; sektörün yeniden yapılandırılması için ihtiyari tazminat (değeri 5,4 milyar Avro) desteği sistemidir ki birçok üye devleti de kapsayan şeker üretimi yaklaşık olarak 6 milyon ton azaldı, yaklaşık 80 şeker pancarı fabrikasında üretim sona erdi.
-
Daha rekabetçi bir AB şeker sektörüne doğru bu önemli geçişi takiben, 2013 OTP Reformu ile Üye Devletler ve Avrupa Parlamentosu 2016/17 pazarlama yılının sonunda, yani 30 Eylül 2017 tarihinden itibaren şeker kotalarının kaldırılmasına ilişkin anlaşma sağlamışlardır.
3. Komisyon kota sonrası dönem için ne gibi önlemler almıştır?
-
Son zamanlarda şeker pancarı teslimatı ile ilgili sözleşme imzalanırken şeker üreticilerine karşı şeker pancarı yetiştiricilerininin müzakere gücünü artıran bir kanun tasarısı kabul edildi. Böyle geniş kapsamlı bir toplu pazarlık sistemi AB tarımındaki diğer sektörlerde mevcut değildir.
-
Buna ek olarak, OTP Doğrudan Ödemeler sistemine göre, Üye Devletler şeker pancarı üretimini de içeren zor durumdaki sektörlere yönelik “ihtiyari ürüne bağlı destek” verme seçeneğine sahiptirler. Bu, 10 üye devlet tarafından uygulanan bir seçenektir – Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İspanya, Finlandiya, Hırvatistan, Macaristan, İtalya, Polonya, Romanya, Slovakya – 2015 yılında şeker pancarı için toplam ürüne bağlı destek miktarı yaklaşık 174 milyon Avro’dur.
-
Komisyon, sektörün piyasa gelişmelerine tepki verebilmesi için sürekli piyasa bilgisi sağlamakta ve kamuyu aydınlatmaktadır. Bu amaçla, gelecekteki şekere ilişkin bildirimlere yönelik yeni bir düzenlemeyi yürürlüğe koymaktadır. Üstelik, şeker uzman grubunun görüşmeleri, kota sonrası yeni durumdaki hareketliliğe şeker işletmecilerinin hazırlanmasını kolaylaştırmaktadır.
4. 30 Eylül 2017’den sonra AB şeker piyasasını yönetmek için Ortak Tarım Politikasında hangi piyasa önlemleri hala devam edecek?
-
Kotalar kaldırıldıktan sonra ihracat sınırsız olmasına karşın, AB ithalat tarifesi (tercihli ticaret anlaşmalarının dışında) önemini korumaya devam edecektir. (Kota Sistemine göre, DTÖ kuralları AB’nin dünya pazarındaki kota dışı ihracatını yılda 1,374 milyon ton ile sınırlandırmıştır.)
-
Pancar teslimatı ve satışında, toplu görüşmeler veya yazılı ticari sözleşmeler zorunludur ve bu öngörülebilir şartlar sağlar. Değer-paylaşım düzenlemeleri gönüllü olarak devam edebilecektir. Değer-paylaşım düzenlemeleri de dâhil olmak üzere şeker sektörü, rekabet denetimi olmayan, kapsamlı anlaşmalara izin verilen tek alandır. Bu anlamda, OTP pancar çiftçilerinin konumunu diğer tarımsal besin zincirlerine ürün teslim eden çiftçilerin durumundan daha iyi korur.
-
Piyasa fiyatları, referans eşikleri, maliyetler ve marjlar için özel depolama kullanılabilir.
-
Eğer bu tedbirler yetersiz kalırsa, Komisyon mevcut Ortak Piyasa Düzeni Tüzüğünde yer alan aksaklığa neden olan durum ile ilgili hükümlere başvurabilir.
5. Kotaların kalkması, gelişmekte olan ülkelerden kamış şekeri (ham ya da rafine edilmiş) ithalatında ne gibi bir sonuç meydana getirecek?
-
Ticaret politikasıyla ilgili olarak, gelişmiş hiç bir ekonomi AB’nin gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamak için sağladığı imkânlardan daha ileri gidememiştir. Şeker, Ekonomik Ortaklık Anlaşması imzalayan ya da uygulayan ülkeler ile en az gelişmiş ülkeler için Silah Dışında Herşey Anlaşması uyarınca AB’ye gümrüksüz ve kotasız olarak ithal edilebilir (ve edilmeye devam edecektir). Bu şekerlerin çoğunun AB’de rafine edilmesi gerekecektir.
-
Bu ülkelerden ithalat yıldan yıla kademeli olarak arttı: 2005/06 döneminde 1,6 milyon ton iken 2013/14 yılında 2,2 milyon tona ulaştı. İklim koşullarının bir sonucu olarak, 2015/16 yıllarındaki AB ithalatları, 1,6 milyon tona düştü.
-
Ayrıca AB, Latin Amerika ülkelerinden Güney Afrika’ya pek çok ülke ile yapılan anlaşmalarda önemli şeker imtiyazları vermektedir.
-
AB, geleneksel olarak AB’ye ham şeker tedarik eden 18 ülkede yeniden yapılanma veya çeşitlendirme için 1,2 milyar avro harcayarak, gelişmekte olan ülkelerdeki kamış çiftçisine son derece duyarlı davranmıştır. Bu fonlar, o ülkelerin değer zincirine (örneğin Morityus gibi) yatırım yapmalarını veya yukarı çıkmalarını veya şekerden başka ürüne yönlendirmeyi (örneğin Trinidad ve Tobago gibi) sağlıyor.
-
Gelecek değerlendirildiğinde, AB ticaret tercihlerini sunmaya ve gelişmekte olan ülkeler için dünyanın önde gelen destekleyicisi olmaya devam edecektir. 2014-2020 mevcut programlama döneminde, öncelikli sektörlerin başında tarım gelmektedir. Aslında, öncelikler faydalanıcı ülkelerdeki ulusal planlamanın konusudur: ulusal programların şeker kamışı üretimini kalkınma hedeflerini karşılama potansiyeli olarak tanımladığı durumlarda, şeker sektörü elbette seçilebilir.
6. Kotaların kaldırılmasından sonra yeni fırsatlar olacak mı?
-
Kota kuralları şuanda Nişasta Bazlı Şekerlerin (özellikle izoglukoz) üretimini 0,7 milyon tonla sınırlamaktadır. Bu sektör özellikle kırsal alanlarda yeni istihdam oluşturabilecek ve genişleyebilecektir.
-
İnülin şuruplarının kotası sıfırdır. İnülin şurubunun üretimi fiilen yasaklanmıştır. Bu sebeple kotaların sona ermesi, piyasanın var olması halinde yeni fırsatlar ortaya çıkaracaktır.
-
Şeker üreticileri üretimde düzenleyici sınırlar olmaksızın, üretim kapasitelerini optimize edebilir ve şeker üretiminin birim maliyetlerini düşürebilirler. Bu durum, kotalar kalktığında rekabetçi tedarikçilerin artık sınırlandırılmayacak olan dünya pazarında şeker satmasına izin verecektir.
-
Bu nedenlerle, AB Komisyonu kotaların kaldırılmasından sonra şeker üretiminde aşırı fazlalıktan ziyade az bir artış beklemektedir.
7. 2017 sonrası beklenen piyasa durumu nedir?
-
2016/17 Pazarlama Yılındaki en son üretim tahmini için Ek’e bakınız.
-
İnternette yayımlanan ve 6 ayda bir güncellenen kota sonrası dönem için beklenen durum, ‘orta vadeli görünüm’ olarak değerlendirilir.
-
Bu görünüm, 2016 ve 2025 arasında şeker üretiminin %5 artışla 17,7 milyon tona çıkacağını tahmin etmektedir. İzoglukoz üretiminin 3 kat artarak 700.000 ton’dan 2,3 milyon tona ulaşması beklenmektedir. İthalatın 3,0-3,5 milyon ton iken 1,8 milyon tona düşmesi ve ihracatın 1,3 milyon tondan 2,5 milyon tona çıkması beklenmektedir.
-
AB şeker fiyatlarının dünya piyasa fiyatına kıyasla prim sağlayacağı ancak dünya piyasasına daha uyumlu hale gelmesi beklenmektedir. AB iç piyasa fiyatlarına (437 €/ton) göre Ekim 2016’da dünya piyasa fiyatları (540 €/ton) daha yüksektir.
-
Orta vadeli görünüm hakkında ayrıntılı bilgi: http://ec.europa.eu/agriculture/markets-and-prices/medium-term-outlook/index_en.htm
8. Kotaların kalkması, izoglukoz üretiminde bir artış anlamına gelecek mi? Yüksek fruktoz alımından dolayı bir sağlık tehdidi mevcut mu?
-
AB’de izoglukoz çoğunlukla, %42 veya %55 fruktoz içeriği olan fruktoz-glukoz şurup çeşitleri olarak tanımlanır. ABD’de izoglukoz, HFCS (yüksek fruktozlu mısır şurupları) olarak bilinir. Aslında içerik olarak bu ürünler sakaroz yerine kullanılabilir. Sakaroz, bir molekül fruktoz ve glukozdan oluşmaktadır.
-
Komisyon, şeker ve Nişasta Bazlı Şeker piyasasının kotaların kaldırılmasına tam olarak nasıl tepki vereceğine ve beslenmede fruktozun fazla tüketimi nedeniyle oluşan sağlık endişelerine ilişkin tartışma olduğunun farkındadır.
-
Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), 1924/2006 (EC) Numaralı Yönetmelik çerçevesinde fruktoz konusunda bir sağlık değerlendirmesi bağlamındaki görüşünde şunları kaydetti: “Fruktoz, glukoz veya sakaroz ile tatlandırılmış içecek tüketimini karşılaştıran son zamanlardaki bazı uzun ve kısa dönemli çalışmalar, yüksek fruktoz alımının (toplam enerjinin % 25’i) dislipidemi’yi (kandaki yağ oranının artması), insülin direncini ve ayrıca sağlıklı ve hiperinsülinemik insüline dirençli kişilerde göbek yağlanmasını arttırdığını göstermiştir. Ancak nişasta ya da sakaroz alımının yerine fruktozun düşük dozlarda alımında (yaklaşık 40-50 gram/gün) bu etkiler genellikle görülmez.
-
Serbest fruktoz ile sakarozdaki fruktoz yapısının farklı metabolik etkilerinin olup olmadığı tartışmalıdır.
-
Gelecekte AB Komisyonu, genelde sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivitenin geliştirilmesi ve özelde ise endüstri tarafından ürün gelişiminin desteklenmesi çabaları ile Beslenme ve Fiziksel Aktivite Yüksek Düzeyli Grubu’ndaki Üye Devlet temsilcilerinin tartışmaları bağlamında bu konuyu takip etmeye devam edecektir.
Kaynak: https://ec.europa.eu/agriculture/sites/agriculture/files/sugar/doc/sugar-faq_en.pdf